Sosyal Medya

Makale

AK Parti’nin seyrüseferi ve Ahmet Davutoğlu

Gençler bilmez. AK Parti bidayette ABD ve AB’ye toz kondurmayan, neoliberal küreselleÅŸme tezgâhını öpüp başının üstüne koyan, “Ä°slam BirliÄŸi” deyip duranlara istihza ile bakan bir partiydi.

Amerikan emperyalizminden ÅŸikâyet edenleri “bu tür arkaik söylemler”den vazgeçmeye çağırırdı AK Parti. “Medeniyetin kıyısında kalmamak için” Avrupa BirliÄŸi’ne üyeliÄŸin ÅŸart olduÄŸunu ileri sürerek, medeniyetin yegâne adresi olarak Avrupa’yı görmeyi telkin ederdi. “Ä°slam Ortak Pazarı fikrini doÄŸru bulmuyoruz. Nasıl ki paranın dini-imanı yoksa, ekonominin de dini-imanı yoktur. Bu birliktelikleri … ne dini köken, ne de coÄŸrafyaya baÄŸlı olarak düşünebiliriz. Dünyada artık böyle bir ÅŸey kaldı mı?” gibi laflarla Fukuyama’nın ‘Batı paradigması küreselleÅŸti, tarihin sonuna gelindi’ tezine selam çakardı.

OrtadoÄŸu neredeyse sadece “Irak Krizi”nden ibaretti AK Parti için. Afrika zaten yoktu. Hiç unutmam; “Türkiye Somali ile yakından ilgilenmelidir” diye bir yazı yazmıştım da AK Parti’de bile kargalar gülmekten kırılmıştı!

***

O zamanlar AK Parti’den hiç hazzetmezdim. (Åžimdi geriye dönüp baktığımda AK Parti’nin o günlerde öyle bir duruÅŸ sergilemiÅŸ olmasının hakkımızda hayırlı olduÄŸunu görüyorum tabii. Uzun hikâye.)

Derken, Ahmet DavutoÄŸlu etkisi göstermeye baÅŸladı kendini. O zamanlar BaÅŸbakan BaÅŸdanışmanı olan Ahmet Hoca’nın abidevi eseri “Stratejik Derinlik”te yer alan tezler yavaÅŸ yavaÅŸ AK Parti’nin siyasetine sirayet etti. “Bölgesel entegrasyon”, “Afrika açılımı” gibi ÅŸeyler girdi partinin gündemine. 

Bu arada, ABD askerinin Türkiye’den geçerek Irak’ı iÅŸgal etmesini ve Türkiye’nin de Irak’a asker göndermesini öngören meÅŸhur hükümet tezkeresi DavutoÄŸlu’nun da çabaları sayesinde Meclis’ten döndü (1 Mart 2003) ve “Amerika’ya posta koyan Türkiye” kendini bir anda Ä°slam dünyasının yıldızı olarak buldu. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan hâlâ “O tezkere geçmeliydi” diyor ama ErdoÄŸan’ı Ä°slam dünyasının 1 numaralı kahramanı mertebesine yükselten sürecin başı da 1 Mart 2003’tür. (Dünya Müslümanları, tezkerenin ErdoÄŸan’a raÄŸmen reddedildiÄŸine inanmadılar. “ErdoÄŸan’ın akıllıca bir oyunu” dediler.)

Ben de AK Parti’de umut aramaya o gün baÅŸlamıştım galiba.

Önce “Ahmet Hoca’cı”, zamanla düpedüz AK Parti’li oldum.

***

AK Parti hareketinin ve Yeni Türkiye’nin yegâne lideri ErdoÄŸan’dı, hâlâ da ErdoÄŸan.

Yeni Türkiye resminden ErdoÄŸan’ı çekip alsanız ne milli iradenin askeriye üzerindeki egemenliÄŸi kalır, ne Kürt’e iade-i itibar, ne saÄŸlık devrimi, ne yerli savunma sanayii, ne o muhteÅŸem duble yollar, ne de “Stratejik Derinlik”. Yeni Türkiye resmi tamamen silinip gider.

Öte yandan, DavutoÄŸlu’suz bir AK Parti belki de baÅŸarılı bir “merkez saÄŸ” partisinden ibaret kalacaktı; çok baÅŸarılı, ama nihayet “merkez saÄŸ” partisi.

AK Parti’nin kendini aşıp bizi ve bütün Ä°slam dünyasını heyecanlandıran bir kimlik edinmesinde büyük payı var DavutoÄŸlu’nun.

***

Köprünün altından akan suları yaratan Allah’a şükürler olsun ki; bidayette ‘West Is The Best’ (En Ä°yisi Batı) anlayışında olan AK Parti, bugün Batı’ya ağır eleÅŸtiriler yöneltiyor, Afrika’nın ve Güney Amerika’nın en ücra köşelerine kadar uzanan dış siyasetiyle Batı’nın çarkına çomak sokuyor.

Şükürler olsun ki; bidayette medeniyeti Avrupa BirliÄŸi’nde gören AK Parti, bugün “Bizim kutlu medeniyetimiz”in altını çiziyor.

Şükürler olsun ki; bidayette ‘Dine ve coÄŸrafyaya dayanan birlik olmaz’ diyen AK Parti, bugün Sykes-Picot sınırlarının yapaylığına dikkat çekerek bölgesel entegrasyonun ve adıyla sanıyla Ä°slam BirliÄŸi’nin gereÄŸini vurguluyor.

Şükürler olsun ki; bidayette Somali’nin “S”siyle bile ilgilenmeyen AK Parti bugün Somali’nin baÅŸkenti MogadiÅŸu’yu yeniden inÅŸa ediyor.

Bu deÄŸiÅŸimdeki DavutoÄŸlu etkisini görmezden gelmek, AK Parti’nin olgunlaÅŸma (Adını koyalım: ‘Ä°slamcılaÅŸma’) sürecinde DavutoÄŸlu’nun oynadığı mühim rolü takdir etmemek vefasızlık olur.

Bu rolü elbette ErdoÄŸan’ın cesur liderliÄŸi sayesinde (evvelden âhire kadar Allah’ın inayetiyle) oynayabilmiÅŸtir DavutoÄŸlu.

28 Åžubat suları çekildikçe ve Batılı muhataplarının sahtekârlıklarını gördükçe AK Parti’deki Batı lobisini yavaÅŸ yavaÅŸ kızaÄŸa çeken ErdoÄŸan, milletin maslahatı için bir müddet bastırdığı gerçek siyasi meÅŸrebiyle mütenasip “Stratejik Derinlik” tezlerinin önünü alabildiÄŸine açtı ve “Dünya 5’ten büyüktür” çıkışıyla yeni bir boyuta taşıdı.

Bunu takdir etmemek de vefasızlık olur.

***

DavutoÄŸlu’na yol boyunca layıkıyla itibar eden, onu aktif siyasete kazandıran, dışiÅŸleri bakanlığına getiren, sonra partinin ve hükümetin başına geçiren ErdoÄŸan’dan Allah razı olsun.

Harekete katkılarının yüksek niteliÄŸi bakımından genel baÅŸkanlığa ve baÅŸbakanlığa ErdoÄŸan’dan sonra en çok layık olan da zaten DavutoÄŸlu’ydu. 

Ne yazık ki ErdoÄŸan bundan böyle DavutoÄŸlu’suz yürümek istiyor.

DavutoÄŸlu’nun baÅŸbakanlığına takacak hiçbir kulp bulamadığım, bilakis baÅŸbakanlığını göz kamaÅŸtırıcı derecede baÅŸarılı bulduÄŸum, öte yandan trollerin DavutoÄŸlu aleyhindeki vıdıvıdılarını da ciddiye almadığım için bunu anlamakta müşkülatım var (Dikkat! Tecahül-i Arif) ve bundan müteessirim.

Tesellim: AK Parti hareketinin siyasi ve ideolojik kimliğine öyle sağlam bir damga vurdu ki Davutoğlu, o damga kolay kolay silinmez.

Allah ecrini arttırsın.

***

Nilgün Marmara, bir ÅŸiirinde “Ãœzgün adım, ileri marÅŸ!” der; DavutoÄŸlu’na gönül verenlerin yürüyüşü de bu aralar ister istemez “üzgün adım” olacaktır, ama neticede tabii ki ErdoÄŸan ve AK Parti’yle YOLA DEVAM.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.